José Ruiz Relevé Vampir
Kayıt tarihi : 30/10/10 Mesaj Sayısı : 13 Mücadele Tarafı : Çıkarları Belirgin Özellikleri : Susuz, Aç ve Öfkeli
| Konu: Tesadüf ve Savaş Ptsi 17 Ocak 2011, 23:39 | |
| Oyuncular: José Ruiz Relevé , Foren Alator Kurgu: İki eski düşman yeryüzünün küçüklüğü karşısında birbirleri ile tekrar karşılaşır, kader onların savaşlarında nerde duracak yâda tanrılar onlara hangi kaderi bahşedecek.
Tanrıçaların ve Tanrıların en gözde yeri olan mısırın en muhteşem manzarasını seyretmek için hazırlanmıştı. Kendini ait olduğu yerde hissetmeyi çok özlemişti. Yüzyıllar önce yaşayan Tanrılar ve Tanrıçalar onu yaratılmasına sebep olmuşlardı. Onun var olmasında temeldiler ve hep cezp edici tarafları vardı. José kendine aynada baktı hazırdı uzun bir yolculukta avlanabileceği insanlar vardı. İnsanlar kanlarının değerini bilmeyen iğrenç varlıklar onlara sunulan ilahi şarabın varlığından habersiz et ve kemikle idare ediyorlardı. Bir bilselerdi vücutlarındaki kanın ne kadar değerli olduğunu işte o zaman anlarlardı değerlerini. Ama insanlar anlamasallarda eşsiz yaratıklar onların değerini biliyordu. José üzerindeki paltoyu düzelti havanın kararması ile dışarıya çıktı çok çabuk gidebileceği bir yer değildi.
Hızlıca kapıda duran taksiye bindi ve ‘Hava alanı’ dedi adam kaplumbağa kadar yavaş giderken José adamı öldürmeyi bile düşünüyordu. Susamıştı ama gitmesi gereken ve onu bekleyen uçak seferi vardı şoföre doğru biraz eğildi ve dişlerinin arasından “Geç kalmamam için 10 dakikan var ya hızlan yâda ölüm bir nefes uzağında” adam kafasını çevirip José’a baktığında gördüğü şeyden gerçekten korkmuştu. Ayağı gaza daha fazla gidince José arkasına yaslandı ve hızlı geçen şehrin görüntüsünü izledi biraz zaman geçmişti ki havaalanına gelmişti. Aşağıya indiğinde adam bagaj tarafına doğru gidiyordu koşar adımlarla ama José yanında bavul taşımayı asla sevmezdi nereye gitse kendine kıyafet almayı diğerlerini de atmayı severdi. Ailesinden gelen zenginliği böyle heba etmeye bayılıyordu. Adam bagajı açtığında boş bulunca José’un suratına baktı ama José hazırlıklıydı “Ben sana bir bavul verdim mi gerzek adam? Araba sürmende beynin kadar beceriksiz. Şimdi ya hızlıca git yâda” dişlerini ortaya çıkaracak kadar gülümsedi adam dişleri gördüğünde koşar adımlara arabasına bindi ve olabildiğince hızlı uzaklaştı.
José havaalanına girdiğinde cebinden çıkardığı uçak biletine baktı ve kapıya doğru ilerledi. Karşında duran kadın José’un gelmesi ile hisleri keskinleşmeye başlamıştı kadın José’a ilgi duyuyordu dünyanın en yırtıcı ve en güçlü varlığı olması kadınlarda değişik bir izlenim bırakıyordu. José kadına biletini uzattığında kadın geçmesi için işaret etti. Aslında José için çok güzel bir atıştırmalık olabilirdi ama uçağa binmesi gerekiyordu. Hızlıca ilerledi ve o gereksiz çıkmaz sokak gibi görünen koridordan uçağa ilerledi kapıda duran iki tane güzel hostes onu görünce yapmacık gülümsemelerini takındılar. José insanlara acıyordu nasıl oluyorlar da sinirli oldukları halde bile yapmacık gülebiliyorlardı ama insanlar anlaşılması güç saçma varlıklardı. José’a yerini gösteren hostesin eşliğinde rahat koltuğuna oturdu ve camdan dışarıya bakmaya başlamıştı. Uçak havalanmadan yapılan her anons ile José dişlerini sıkıyordu bu tür sesleri hiç sevmiyordu. Uçak havalanmaya başladığında arkasında bıraktığı şehre şöyle camdan bir baktı, ne kadar çok avlanmıştı bıraktığı şehirde diye düşünüyordu. Acıktığını hissediyordu susuzluğu düşüncelerini toparlamasına yardımcı olmuyordu.
Hisleri devrede girmeye başlamıştı korku, pişmanlık, seks ve diğer tüm hisler koku halinde burnuna geliyordu. Uçağın ineceğine dair anons ile kendine geldi José ve hızlı hareketlerle uçaktan indi. Hızlıydı çünkü acıkmıştı, susuzluğa bu kadar dayanabileceğini düşünmüyordu. Mısır’ın güneşsiz görünüşü hiç iç açıcı görünmeye bilirdi ama José en sevdiği zaman dilimindeydi akşam olmuş geceye dönen ay gökyüzünde tanrıları şereflendiriyordu. José hızlı adımlarla nereye gideceğini bildiği yere doğru ilerlemeye başladı. Hızlı ilerlemesi bir zamandan sonra karanlık sokaklara sapmasına neden oldu artık vampirliğini gösterebilirdi hızlandı insanoğlunun kudretsiz gözleri ile göremeyeceği kadar hızlı ilerledi ve en sevdiği piramidin önüne geldiğinde durdu ve insanların köle insanların bir zamanlar onun gibi kudretliler için yaptığı yapıya baktı. Keops piramidinin önemli bir yeri yoktu sadece büyüklüğü ve ihtişamı ile gözüne çok hoş geliyordu ve içerideki sırları sadece kendisi gibi kudretli olanlar biliyordu. Piramidin önünde durması bile yeterince susuzluğunu hissetmesine sebep olmuştu. İçeride görülmeyen yerde insanları topluca öldürüldüğü ve kan havuzu bile vardı. Düşünceleri susuzluğu ile birleşmeye başlamıştı, karşıdan gelen ince uzun bir kız ve yanında erkek arkadaşı ile gülüşerek geliyordu. José gözüne onları kestirmişti ama fazla kalabalık olmaya başlamıştı bulundukları ortam gecenin bu saatinde buraların kalabalık olması pek alışık bir durum değildi ama turist kafilesi fazla heyecanlı davranıyorlardı. José bu kadar kalabalıkta hareket etmeyi göze alamazdı ileride bir restaurant gördüğünde oraya doğru ilerledi. İnsanlar içkilerini yudumlarken yemeklerini yerler ve sonra dışarıya çıkarlardı orada avlanabilirdi. | |
|