Stanley Beljean Ravenclaw VI. Sınıf
Gerçek Adı : G. Kayıt tarihi : 22/06/10 Mesaj Sayısı : 43 Mücadele Tarafı : Bolkahveism. Belirgin Özellikleri : Kaltak.
| Konu: Beljean ~ Ptsi 15 Kas. 2010, 21:19 | |
| Oyuncunun Adı: Güneş. Oyuncunun RP Deneyimi: 4-5 yıl. İstenilen Sınıf: VI. Karakterin Tam Adı ve Soyadı: Stanley Joseph Beljean Karakteristik Özellikleri: Sakin biri sayıldığımı söyleyemem. Sakin olmayı hiç beceremedim, fakat her dakikasında ayrı bir hareket bulunan insanlardan da değilim. Uslu biri de sayılmam. Tamam, annemin beni kurbağaya çevirmemesi için yanlarında uslu duruyorum. Bunu kabul ederim. Kaltak bir çocuk olduğumu kabul ettiğim gibi… O kadar da umursamıyorum aslında milletin hakkımda ne düşündüklerini, fakat şu vicdan denen şey beni sürekli aşağıya çekiyor ve yapmak isteyip de yapamadıklarım listesini sürekli olarak uzatıyor. Babam bile bana “Basit şeyleri bile kumara çevirebilirsin.” derken tüm hayatımı bunun üzerine yapacağımı düşünmemiştir. İtiraf etmeliyim ki o zamanlar bu lafını umursamamıştım ve babam, bana istediğini yaptırmak için küçük çaplı kumarlar oynarken buna alışacağımı da düşünmemiştim. O zamandan beri hayatımı hep oyunlar üzerine kurdum ve onları kazanmaya çalıştım. Ne kadarını kazandığımı bilmiyorum, ama bir şeyleri kumarmış gibi düşünmek hoşuma gidiyor. Sırf bu yüzden hilebaz olduğumu bile söyleyebilirim. Eğer seninle daha önceden konuşmamışsak ve bu bizim resmi olarak ilk konuşmamız ise sana karşı kibar olmayı tercih ederim. Bu, sana daha samimi hissettirir ve kendini daha çok bana açmanı sağlar. Kısaca sahtekâr herifin teki diyebiliriz bana. Söylemeyi unuttum. Eğlenmeyi de severim, hem de fazlasıyla… Aslında o kadar da önemli değil bu söyleyeceğim. Çünkü bunu tanışmadığım insan bile anlayabilir. Sevdikleri: Kumar, sahtekarlık, düzenbazlık, bilgi sahibi olmak. Sevmedikleri: İşlerine burun sokulması, emir almak. Örnek Rol Oyunu;
- Spoiler:
Mayıs ayının gelmiş olmasıyla bir yaşı daha geride bırakması, onu kesinlikle büyümüş olduğuna ikna etmemişti. Her ne kadar bir yıl daha yaşlanmış olsa da içindeki o uslanmaz çocuk bedenini öylesine ele geçirmişti ki bunu -her zaman olduğu gibi- inkâr etmiyordu. O, her zaman için, yaramaz çocuk olmaya devam edecekti ve bunu değiştirmek de o kadar kolay olmayacaktı. O, yüzündeki kendine has gülümsemeyle etrafa muzip bakışlar atarak Hogwarts koridorlarını aşındıracak, yaptığı şakalar yüzünden milyon kere ceza alacaktı. Ama tüm bunlar onun kim olduğunu ve ne yaptığını değiştirmeyecekti. O, sarı saçları ve yeşil gözlerini, yüzünde kocaman gülümsemesiyle tamamlayan Alain'den başkası olmayacaktı. Etrafını, yaptığı şakalarla eğlendirmek artık alışkanlığı gibi bir şey olmuştu. Ara sıra, sakin ve patlamaya hazır bir bomba gibi durduğu zamanlarda, etrafındaki arkadaşlarını kırmaktan çekinmeyen biri olsa da bu durum en fazla bir ya da iki gün için geçerliydi. Zaten, o tür zamanlarda da Alain, kendisini tanıyamayacak duruma geliyordu.
Baharın bitişini haber veren yakıcı güneşin etkisinden kurtulmak için gölgesine sığındıkları büyük, yaşlı ağacın altında oturuyorlardı. Gözlerini kapamış, başını gövdesine yaslandığı yaşlı ağaca yaslamıştı. Kevin'ın neşeli sesini Paula'nınki izliyor, daha sonra da Gabriella bir şeyler söylüyordu. Hepsi de, her ne kadar modası Hogwarts sakinlerince geçmiş bile olsa, Noel Balosunda yapılan şakalarla ilgiliydi. Tüm konuşmaları gözleri kapalı bir biçimde, suratında belli belirsiz bir gülümsemeyle dinliyordu, Alain. "Sen ne düşünüyorsun, Alain? Sence hangi şaka onlara şok geçirtti?" Ses tınısına bakılacak olunursa, soruyu soran sevgilisinden başkası değildi. Suratındaki belirsiz gülümsemeyi belirgin hale getirdikten sonra gözlerini açtı. Güneş ışınlarının gölden yansıyarak gözlerini rahatsız etmesine izin verdikten sonra yavaş bir şekilde konuşmaya başladı. "Bence, en etkili şakamız, kesinlikle gençleştiren iksirdi. Tabii ki göremememiz oldukça acı verici." Sağ kolu, göğsünde yatmakta olan Gabriella'nın omzunda, sağ eli ise kızın yavaş hareketlerle kızın yanağını okşuyordu. Ona bu denli bağlanması Alain'i ufak çapta korkutsa da bu korkularını kendisine saklıyordu. Kafasını sol tarafına çevirince Kevin ile Paula'nın kendi aralarında konuşmaya başladıklarını görmüştü. Büyük, yaşlı ağacın gölgesi resmen 'Şarlatanlar' tarafından işgal ediliyordu.
Gözleri ihtişamlı şatoya kaydığında kendilerine doğru gelen küçük çocuğu fark etmesi birkaç saniyesini almıştı. Çocuk biraz daha yaklaştığında bunun Ravenclawlı olduğunu anlamıştı. Dahası bu küçük çocuğu, dönem başında dördüncü sınıflar tarafından alay edildiğinde kurtarmıştı. Bu küçük olayı Alain, hiçbir zaman önemsememişti. Justin biraz daha yaklaştığında yüzünde güven veren bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. "Justin! Nasılsın bakalım? Sana sataşan birileri yok ya?" Alaylı tınısı hissediliyordu ama neşeli sesi bu tınıyı gölgesinde bırakıyordu. Justin ise Alain'in tam tersine endişeliydi. "İyiyim. Yok, artık onlarla bir problemim olmuyor. Fakat sizin daha büyük problemleriniz var." Anlamayan gözlerle Justin'e bakınca, çocuk endişeli tavrını koruyarak sözlerine devam etmişti. "Seni ve Kevin'ı, Profesör O'Learnot görmek istiyor." Omuriliğinden aşağıya doğru kayan soğuk hava dalgasına aldırmadan, anlamamış görünen gözleriyle Kevin'a baktı. Kevin'ın da kendisi gibi hissettiğini o sırada anlayan Alain, Justin'in gitmeden önce duraklayıp konuşmaya tekrar başladığında dikkatini ona vermişti. "Gerçekten sinirli görünüyordu, gerçekten. Siz ikiniz dikkatli olsanız iyi olur." Çocuğun endişeli tavrı, artık sesine de yansımıştı. Alain, güven veren gülümsemesini tekrar yerleştirmeye çalışırken kafasını onaylarcasına sallamıştı. "Teşekkürler, Justin. Buna dikkat edeceğiz."
Justin gittikten hemen sonra yaşlı ağacın altını kuşkucu bir sessizlik kaplamıştı. Bir süre öylece tam karşısına bakan Alain'in beyninden hiçbir düşünce geçmiyor, sadece O'Learnot denilen adamın ne duymuş olabileceğini saptamaya çalışıyordu. Gözleri bir an için Kevin'ınkilerle buluştu ve Kevin, o sırada artık gitmeleri gerektiğini söyledi. Bu istemese de yapmak zorunda olduğunu biliyordu. Başını sallayarak Gabriella'yı sol kolundan kurtardı. Hep birlikte ağacın altından kalktıklarında Gabriella'ya döndü ve yüzünde yenilmiş bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. "Ölü adam için şanslı bir tılsımın var mı?" Gabriella, Alain'in o çok sevdiği gülümsemelerinden birini yüzüne kondurduğunda kollarını kızın beline doladı. Kızın kolları boynunu doladığında kendisini çeken güce itaat eder bir şekilde kıza yaklaştı. Dudaklarındaki küçük öpücüğün tesiri geçmeden, Kevin ile kulelerin yolunu tutmuşlardı. Adımları geri geri gitse de Kevin'ın telaşlanmamasını söyleyen sözleri onu biraz olsun rahatlatıyordu.
Müdür'ün Odası'na geldiklerinde kapıyı üç kere tıklatıp, onay aldıktan sonra Kevin, kapıyı iterek açtığında iki genç büyücü de süzülerek odaya girmişlerdi. Kapıyı arkalarından kapadıklarında artık müdür ile aralarında geçen konuşmaya hazır olduğunu hissediyordu, Alain. O'Learnot'un kibar olmaya çalışan ses tonunu duyduğunda yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek sağdaki koltuğa doğru yürüdü. Oturduğunda ise müdür, ikisini de sinsi gözlerle süzmeye başlamıştı. Kendisini rahatsız hissetse de bunu pek belli etmemeye çalışıyordu. Daha çok rahat bir tavır sergilemeye çalışıyor ve bunda da oldukça başarılı oluyordu. Adam, koltuğundan kalkıp da yanına gelince başını doğru çevirmişti ama ensesine hafif birkaç darbe almıştı. Pek de arkadaş canlısı olmayan bir yüz ifadesiyle adama baktığında o, Kevin'ın yanına gitmiş ve onun omzunu sıkmıştı. Boş bakışlarla adamın suratına bakınca, adamın kısılmış gözlerini sert bir ses tonu takip etti ve başından beri tahmin ettiği o soruyu sormuştu. Yüzüne inanamayan bir ifade vererek, sesindeki şaşkın bir tınıyla konuşmaya başladı. "Nasıl olur, profesör? Oradaydık. Hatta her ikimizde siyah bir takım giymiştik. Gerçi, bizi onca kalabalığın arasından nasıl fark edecektiniz ki?"
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Kayıt tarihi : 22/06/10 Mesaj Sayısı : 123 Mücadele Tarafı : Hogwarts.
| Konu: Geri: Beljean ~ Ptsi 15 Kas. 2010, 21:21 | |
| | |
|