Elpis Mnemosyne Slytherin VI. Sınıf
Kayıt tarihi : 07/11/10 Mesaj Sayısı : 16 Mücadele Tarafı : Karanlık Belirgin Özellikleri : Bilgelik, sadakat, umursamazlık.Kendini üstün görmesi.Ukalalığı.
| Konu: André Charles Paz 07 Kas. 2010, 00:44 | |
| Oyuncunun Adı: Necdet Oyuncunun RP Deneyimi: 2 yıl. İstenilen Sınıf: VI. sınıf Karakterin Tam Adı ve Soyadı: André Charles Chéval Karakteristik Özellikleri: Zamansız Çıkışları, her zaman güçlü olduğunu düşünmesi, bilgeliğine güvenmesi, zaman zaman ukala güvenmesi.Umursamazlığı. Sevdikleri: Arkadaşlık, güven, sadakat, bilgelik. Sevmedikleri: Hırs, kendini beğenmişlik. Örnek Rol Oyunu;- Spoiler:
Uzun sessiz gece ortak salonda oturmuş arkadaşları ile derslerin yorgunluğunu atmak için sohbet ediyordu. Elinde tutuğu parşömenleri bıraktığı büyük masada duran şekerlemelere baktı ve sırıttı, her zamanki Gryffindor hilesiydi. Canı sıkılan birileri bu şekerlerden bir tane yer ve ortalık şekeri yiyenin şekil değiştirmesi ile birlikte kahkahalara boğulurdu. Eğlence olsun diye şeker yiyebilirdi gülmek herkese iyi gelebilirdi ama gününde değildi içinde bir çukur varmış gibi boş gözlerle bakıyordu ve içinden eğlenmek yerine oturup düşünmek geliyordu. En sevdiği koltuğa güzelce yerleşti sessizlik istiyordu nedenini bilmediği bir şekilde ama ortak salon her zamanki gürültüsünden bir şey kaybetmiyordu. Etrafına baktı herkes daha oturup sohbet edecekti anlaşılan tekrar ayağa kalktı herkese iyi geceler diledikten sonra yatakhanenin yolunu tutu. Üzerini değiştirmeye bile göze alamadan yatağına sırt üstü uzandı. Sessiz bir ortamın güzel anlarını yaşmanın derinliği ile yatağındaki aslan desenlerini incelerken gözlerinin kapandığını hissetti ve bıraktı kendini uykunun tüm rahatlatıcı özelliğine ve uyudu. Yatağında o kadar dönüyordu ki altında duran yorganı boğazına dolaşacak kadar sarmıştı bedenini, nefes alamamak yatağında zıplayarak uyanmasına sebep olmuştu. Önce battaniyeden kurtuldu sonra üzerindeki kıyafetlere baktı, okul kıyafetleri ile uymanın sıkıntısı üzerindeki buruşukluklardı. Doğruldu yatağından elbiselerini çıkarması gerekiyordu ayağa kalkıp gerildi ayakkabılarını bile çıkarmamıştı.
Yarın ev cinlerine çok iş çıkardım dedi kendi, kendine ve üzerini değiştirmek yerine ortak salona inmeyi kara vererek yarı gerilerek, yarıda uykulu ayaklarını sürükleyerek merdivenlerden aşağıya indi. Ortak salonda ışıklar hafif loştu, kalabalık öğrenci topluluğundan arta kalan sadece bıraktıkları kâğıt parçaları, şekerleme jelâtinleri ve yerlerinden edilmiş koltuklardı. En sevdiği koltuğa doğru miskin adımlarla ilerledi oturdu. Gözlerindeki uykudan artık eser yoktu daha yeni beş bardak kahveyi içmiş gibi gözleri açılmış uykudan eser bile kalmamıştı. Sönmüş ateşin külleri ile bezediği şömineye gözlerini dikti birkaç dakika bakışlarını ayırmadan küllere baktı. ‘Havasız bir ortam’ dedi kendi, kendine biraz gezinti fena olmaz diye mırıldanarak ayağa kalktı ve portreye doğru ilerledi ve itekleyerek açtı. Asasını yanına almıştı ve küçük bir gezinti keyfini yerine gelebilirdi. Boş koridorlar tablo sakinlerinin horultuları ile sesleniyordu. Gizli gezintilerde birçok arkadaşa da rastlayabiliyorlardı bazen yasak olan şeyler daha fazla dikkati çektiğinden gece gezintileri moda haline gelmişti öğrenciler arasında ve düzeni bozmak adına sürekli güzelleşiyordu. Ayak sesinin tablo sakinlerinin derin nefes alış verişi ile karışması kulağında yankılanırken geçtiği koridorların boşluğu ile rahatça yürüyebiliyordu. Normal zamanlarda öğrencilerle dolu koridorda adım atmanın bile bazen imkânsız olduğunu biliyordu. Gece koridorlarda gezmek özgürlüğün okuldaki anlamıydı, size karışan kimse yoktu, öğrencilerle dolu koridorlar yoktu. Sadece siz varsınız ışıkları loş koridorlarda.
Özgürlüğünün tadını çıkarırken kendini kaybetmişti ki önündeki koridordan gelen ayak sesi ile irkildi. Hemen kendini duvara yasladı bu bir Profesör olabilirdi ya da bir tıstıs böyle anlarda tedbirli olmakta fayda vardı. Önünden geçerken öğrenciyi loş ışıklardan tanıyamadı ama hızlı adımlarla ilerlemesi Anthony’nin dikkatini çekmişti. Saçlarının uzunluğundan bir kız olduğunu anlamıştı kız önünden hızlıca geçerken sessizce bekle Anthony’ni, sonra kızı takip etme fikri geldi aklına, bir gece kaçamağını yakalamak kadar güzel bir şey olamazdı. Arkadaşları arasında gülebileceği bir malzeme çıkmıştı. Gecelik ile önünden ilerleyen kızın kafasında bazı sorunlar varmış gibi hem hızlı yürüyor, hem de kafasını bazen sağa, sola sallıyordu. Uzun bir koridor macerasından sonra Büyük kapıya doğru geldiler sessizliğinden ödün vermeyen Anthony kızın kapıdan çıktığını gördüğünde aradaki mesafeyi biraz yakınlaştırdı. Uzayan adımlar ve uzayan bir yol Anthony artık tedirgin olmaya başlamıştı kızın dalgalanan saçlarını takip ediyordu ama bu gezi küçük bir kaçamak değil gibi hissetmeye başlamıştı. Okuldan uzaklaştıklarında sokak lambalarından birinin altından geçen cadıyı saçlarından tanımaya çalıştı. Alandra’ya ne kadarda çok benziyor dedi kendi, kendine ama sevgilisinin gecenin bu saatinde gecelikle okuldan bir hayli uzaklaşması imkânsızdı. Anthony tedirginliği yüzünden asasını eline aldı ve sıkıca kavradı. Ne halt etmeye okuldan ayrılmıştı bu kız diyordu kafasından ama kızın durmaya niyeti yoktu gideceği yeri biliyordu. Kız biranda durdu etrafına baktı ve cisimlendi Anthony kızın neler çevirdiğine o kadar kafasını yormuştu ki saplantı halini almıştı. Kız kaybolur, kaybolmaz cisimlendiği yere koştu tam onun bulunduğu noktadan cisimlendi.
Birkaç saniye sonra ayakları taş zemine deydi asasını hemen kaldırdı. Tedbirli davranıyordu, kızın halleri hoşuna gitmemişti geçtikleri ışıksız hogwarts yolundandan farklı ışıklı ortam gözlerini kırpmasına neden olmuştu. Etrafına baktı tanımak istercesine ve kıza, kız uçuşan geceliği ile Rainpard Mezarlığı yazılı yere doğru ilerliyordu. ‘Rainpard Mezarlığı mı?’ ‘Burası Godric's Hollow mu yani’ tedirginliği ve hayreti cümlelerine dökmüştü. Işık kızın bedenine düştüğünde Anthony dengesini kaybediyordu, yürüyüşünü ve saçlarını tanımıştı Alandra’ydı. Gözlerine inanmaksızın açıp, kapattı ama Alandra çoktan mezarlığa girmişti. Anthony hızlı adımlarla ilerledi mezarlığa doğru seslenmek istiyordu burada ne aradığını sormak ama içinden bir ses durması gerektiğini söyledi, takip mesafesini koruyarak mezarlığa Alandra’nın arkasından girdi. Alandra asasını çıkarmıştı yürüyüşündeki asalet gitmiş avına yaklaşan bir avcı gibi sessizce yürümeye başlamıştı. Anthony gözlerini kıstı, neler oluyor diye düşünüyordu ayak seslerine özen gösteriyordu, çıkardığı çıtırtıların Alandra tarafından duyulmasından endişeleniyordu. Alandra bir mezarının başına geldiğinde durdu Anthony hemen görünmeyeceği bir yere geçti ve izlemeye devam etti. Alandra’nın sözleri ile Anthony’nin gözleri açıldı ‘Anne mi?’ Bilmiyordu bunu ve hayret etmişti. Alandra’nın diğer sözleri üzerine düşünüyordu ki Alandra mezarı kazmaya başladı. Ne oldu diye biraz yana gitmişti ki çıkardığı çıtırtıyı duymuştu Alandra ve asası ile Anthony’nin durduğu yere dönmüştü. Asası tehditkâr bir şekilde havadaydı aydınlatılmış asanın ışığı yüzüne vururken Anthony saklandığı yerden yavaşça çıktı. Alandra’nın şaşkınlık ve kızgın yüzü Anthony’yi görmesi ile daha da beter bir hal almıştı. Anthony “Ne yapıyorsun burada?” dedi yavaşça yaklaşırken Anthony’de asasını sıkıca kavramıştı. Asasını hazırda bekletmesi onun kendini savunma içgüdüsünden di.
...........
Karanlık bedenlerini bir yılan gibi sarmıştı tek ışık kaynağında birleşen bakışlardaki şaşkınlık, tedirginlik ve şok gözlerinden okunuyordu. Karanlık günahları örtmekte eşsiz bir örtü olmuştu mezarlıkta, seslerinin istese de çıkamadığı insan topluluğu üzerine çullanmış hayatlarında işledikleri birçok günahı örtmeye niyetlenmişti. Ölenlerin günahlarından ders çıkarmasınlar diye onların dışardan gözükmesini engelliyordu. Karanlık korkulacak ya da sevilmeyecek bir örtü olmuştu yaşam boyunca ama herkes başka gözle bakmıştı aslında bir örtü olarak bakılsa ne kadar anlamlı olduğunu anlayacaklardı. Gözlerindeki yalanları görmek istemediğiniz insanları karanlıkta göremezsiniz ya da maskeli gezmeye çalışan insan topluluğunu karanlık sayesinde görmezden gelebilirsiniz. Yağmurun yağmasından ıslanmış ince ve ayakkabılarının altında çamur birikintisi bırakan toprak üzerinde duran insanlardan sıkılmışçasına eziliyordu. Birçok insanı altta bırakmanın vermiş olduğu güçlülük hissi ile şimdi üzerinde iki tane yetişkin olmayan insanın durmasından oldukça rahatsız olmuştu.
Sessizlik ölümün soğuk yüzü ile birleşiyordu, gözlerin görmediği ruhların dans etmek için çıktıkları uzun yolculukta bedenlerini bıraktıkları mola yerinde rahatsız edilmek istemezlerdi. Mezarlığın soğuk taşlarında birçok yazan isimin kendine göre hikâyeleri vardı ama onları sadece birere anı olarak arkalarında bırakmışlardı, mezar taşlarında sadece isimleri ve sevdiklerinin güzel birer sözleri buluyordu. Yaşadıkları hayatı sömüren ince, ıslak toprağın altında en güçlü bedenler bile çürümeye mecburdu. Yaşamları boyunca canlarının yanmasından korkan insanlar şimdilerde vücutlarına musallat olan birçok hayvandan rahatsız olmuyorlardı. Soğuk bir meltemin yüzünü yalaması ile hışırdayan ağacın yapraklarından başka hareket eden hiçbir şey yoktu. Bakışları sevgilisinde gördüğü olaylar karşısında şok olmuş Anthony havanın soğuğu kadar sert bir ses tonu ile “ Okuldan beri seni takip ediyorum” sevgilisinin elinde asadan ve kazmadan korkarak biraz daha yaklaştı, bakışları kazılmaya başlanan mezarın üzerindeydi. Bilinçsizce takip ettiği kızın hareketlerinden şüphelenerek geldiği soğuk, ıssız ve karanlık mezarlıkta karşılaştığı tablo kız arkadaşının yüzündeki soğuk bakışlardı. Annesini ziyarete gelmiş olması önemli değildi özlem bazı insanlara bilinçsizce şeyler yaptırabilirdi ama bu özlem değildi. Sığ çalıların arkasından duyduğu küçük konuşmanın arasında geçen cümleler kafasındaydı. Alandra annesinin mezarını açmak için harekete geçtiğinde görmek için ilerlemeseydi belki ayak seslerini duymayacaktı. Anthony sözlerine devam ederken biraz daha yaklaştı Alandra’ya ama tedbiri elden bırakmayarak asasını da sıkıca kavramıştı. “Gece bu saate okuldan bu kadar uzakta annenin olduğunu söylediğin mezardan alman gereken neymiş?” soruyu sorarken gözleri aydınlattığı sevgilisinin soğuk gözlerindeydi. Mezarlığın soğuk ve tekinsiz havası içine işlemeye başlamıştı. Asa tutuğu eli havanın soğukluğu ile titremeye bile başlamıştı. Sessizlik geceyi yararken iki Hogwarts öğrencisi yarı kazılmış bir mezarın başında ellerinde asa ile birbirlerine bakarken oluşan tablo yakalanmaları durumunda ikisin inde sonunun iyi olmayacağı anlamına geliyordu. Büyük bir hata yapmıştı Anthony okuldan ayrılmakla biraz gülmek için toplayacağını düşündüğü küçük dedikodular yerine şimdi büyük bir sorun ile başa çıkacaktı. Kalbinin hızlı attığını hissediyordu bastığı hafif ıslak zeminden gelen çıtırtılardan bile tedirgin oluyordu. Hangi kız böyle bir şeyi göze alır diye kafasından geçiriyordu, kızların genelde küçük bir böcekten bile korkmaları bir kızın böyle bir yere gelmeme sebeplerinden en önemlisi olabilirdi. Keşke zihin okuyabilme yetisine sahip olsam diyordu soğuk bakışlı sevgilisinin aklından neler geçtiğini görmesine yardımcı olabileceğini umarak.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Kayıt tarihi : 22/06/10 Mesaj Sayısı : 123 Mücadele Tarafı : Hogwarts.
| Konu: Geri: André Charles Paz 07 Kas. 2010, 02:20 | |
| | |
|