Sapphire Nylenia Demexas Slytherin VI. Sınıf
Gerçek Adı : Merve xP Yaş : 36 Kayıt tarihi : 25/10/10 Mesaj Sayısı : 17 Mücadele Tarafı : Karanlık Belirgin Özellikleri : Sabırsızlığı
| Konu: Sapphire Nylenia Demexas Ptsi 25 Ekim 2010, 23:18 | |
| Seçmen Şapka Formu; Oyuncunun Adı: Merve Oyuncunun RP Deneyimi: 5-6 yıl İstenilen Sınıf: VI. sınıf (ikiz meselesi ^^)Karakterin Tam Adı ve Soyadı: Sapphire Nylenia Demexas Karakteristik Özellikleri: Nyl dışarıya karşı bütün iyi düşüncelere ve duygulara kapalı bir insandır, aklı hep tehlikeli oyunlara ve şeytanlığa çalışır. Kaba ve fazlasıyla kendini beğenmiştir. Güvendiği birkaç yakın arkadaşı hariç hiç kimsenin iyiliğini ve çıkarını düşünmez. Kendini bir kulenin içine hapsetmeye ve ordan insanları yönetmeye bayılır - yine sınırlı sayıdaki arkadaşları hariç. Fazlasıyla sabırsız bir mizaca sahiptir, bu yapabileceği bir çok şeyi yapamamasına neden olur.Sevdikleri: - Kolayca yönlendirilebilen insanlar. - Kanının değerini bilen safkanlar. - Müzik.Sevmedikleri: - Kolayca yönlendirilebilen insanlar. - Kanının değerini bilen safkanlar. - Müzik. Örnek Rol Oyunu; - Spoiler:
Burada ne işi vardı? Lanet olsun. Gecenin karanlığıyla ruhunun derinliklerini buluşturan kara cüppesi rüzgarın eşliğinde usulca dalgalanırken, bezginliğinin ve öfkesinin saydamlaştırdığı bakışlarını ilgisizce çevrede gezdiriyordu Nyl. Hızlı hareket etmesi gerekmese, asla böyle bir yola başvurmayacaktı. Çaresizliğinin ağırlığı ona baskı yaparken, itirazı fısıltı halinde döküldü dudaklarından. 'Lanet olsun.' Önündeki aptal hayvanın duymaması için, özellikle rüzgarın cılız uğultusuna uydurmuştu sesinin yumuşak tınısını. Hipogrifler, genç cadıya göre bu dünyada var olabilecek en saçma duygu olan gururun etkisine kendilerini kaptırmış yaratıklardı. klına, okul yıllarında hep tiksindiği Gryffindor'luları getiriyordu. Bu ismin ihninde çağrıştırdığı yankı, Nyl'in pişmanlıkla ve sıkıntıyla gözlerini sıkı sıkı yummasına neden oldu. Biraz kendineydi bilinçaltından bütün vücuduna bir zehir gibi inceden inceye işleyen suçluluk hissi, biraz da önünü sonunu düşünmeden salak gibi kendini kaptırdığı büyücüye. Ne olacağını ummuştu ki sanki? Ve sonunda eline ne geçmişti? Sol göğsünde amaçsızca güm güm atan şeyi daha da derinliklerine gömdüğü bir avuç dolusu hayalkırıklığı sadece. Bir de yasaklarını her seferinde fütursuzca delerek, gecenin bir vakti dudaklarından çığlık çığlığa dökülen adı. Soluduğu temiz havanın iğerlerinde yayılmasına izin vermek için bir süre nefesini tuttu. Oyalandığını biliyordu. Artemis büyük ihtimalle canına okuyacaktı, ama umrunda değildi. Üstünde tek ve Nyl'e bir anlam ifade etmeyen değersiz bir ismin yazılı olduğu bir kağıt parçası biraz daha geç ulaşabilirdi gitmesi gereken yere. Şu anda tek ihtiyacı, beynini hastalıklı düşüncelerden kurtarmak ve ruhunun ve sadakatinin kime ait olduğunu hatırlamaktı. Nyl kendini zor tutuyordu yüzünü buruşturmamak için. Şu anda ne yapması gerektiğini biliyordu, ama bu, yapması gerekenden nefret etmesinin önüne geçemiyordu. İnsan ya da hayvan fark etmezdi. Birilerine ya da bir şeylere boyun eğmekten nefret ediyordu. Zaten duygularının içine sürüklediği manasız girdap gururundan geriye ne kalmışsa acımasızca silip süpürmemiş miydi? Geriye kalan fidanları son bir umutla gönlünün bahçesine serpiştirmemiş miydi, belki yeşerenler ona eski Nyl'i geri getirir diye? İç geçirdi ve her şeye rağmen bir kez daha, dolunayın ışığıyla loş bir aydınlığa kavuşmuş olan çimlere serdi gururunu. Azılı hipogrif Şahgaga'yla göz temasını bozmamaya çalışarak yere diz çöktü. İçinden gözlerini devirmek geliyordu, ama kendini büyük bir tehlikeye atacak kadar aptal değildi. Bir süre sonra yavaşça doğruldu yerinden, ve hayvandan gelecek tepkiyi beklemeye başladı. Aradan çok uzun bir süre geçmemişti Şahgaga'nın genç cadının önünde diz çökmesi için. Bu birazcık şaşırtmıştı onu. Kanatları kırık bir saygıya, içten bir boyun eğiş. Belki de bundan olsa gerek, içinde kabaran fırtınanın dinmeye başladığını hissetti. İç geçirdi ve öne doğru ilerleyerek elini kocaman hipogrifin gagasına şöyle bir dokundurdu.
Hipogrifin kanatlarının arkasına ellerini koydu ve narin ama güçlü vücudunu usulca çekti yukarıya. Cüppesi kaymasın diye oturuşunu düzelttikten sonra Şahgaga'nın boyun tüylerini kavradı ve hafifçe öne eğilerek hipogrifi mahmuzladı. Usul rüzgar, Şahgaga hızlandıkça yüzüne buz parçacıkları batıran bir ayaza dönüşüyordu. Bu hoşuna gidiyordu ama. Şimşek hızıyla gökyüzüne çıkarlarken alçak sesli bir kıkırdamanın dudaklarından dökülmesine engel olamadı. Ne kadar küçümsemişti şu hayvanı üzerine binmeden önce. Ona anlamsızca gelen gururu, ne kadar da olmasa genç cadının işine yaramıştı şimdi. Elleri istemsizce tüylerinin üzerinde gezindi Şahgaga'nın, okşuyormuş gibi. Otomatikti hareketleri, genç cadının beyninde yankısı yoktu. Hissettiğinden değil de, alışkanlıktan sanki, az önceki düşüncelerinin cılız bir tesirinden. Şahgaga sessizce homurdandı dokunuşunun altında. Nyl buna bir son vererek anlamsızlaşan bakışlarını, altında son hız kayıp giden manzaraya çevirdi. Nottingham'a gidiyordu, kaz kafalı sevgilisi Artemis'le buluşmaya. Gözlerini kırpıştırdı hayal kırıklığının donuk bir yansıması olan umarsızlıkla. Düşüncelerini Artemis'e odaklamak yerine yüz elli metre kadar aşağıda kıvrılarak akan, karanlığın içinde bile pırıltısı fark edilebilen nehre dikti bakışlarını. Karanlığın içindeki pırıltı... Tıpkı onun gibi. Gözlerine nüfuz eden ıslaklığın ve sızının, dondurucu rüzgardan olduğuna dair kandırmaya çalıştı kendini. Nehir yerine başka bir şeye çevirmeye çalıştı dikkatini. İlerde, küçük bir karaltının üzerinde parlayan ışıklar çarptı gözüne. Ateş böcekleri gibi, küçük bir köyün ışıkları... Ah, şimdi budala Muggle'ların bir köyüne saldırmak için neler vermezdi. Belki güzel bir patlama büyüsü... Bütün köyü arkasında alevler içinde bırakarak çekip gidebilirdi. Kendi içindeki alevleri çaresiz salaklara yansıtarak biraz huzur bulabilirdi. Sağ eli tutkuyla asasının üzerinde dolaştı. Sadece tek bir hareketine bakardı herşey. Ama bir şey durmasına neden olmuştu. 'Şimdi olmaz,' dedi kendi kendine, eli asanın ucunu yalayarak yana düştüğünde. Kimin yaptığı hiç bilinmeyecekti belki de, ama şu anda böyle gereksiz bir risk almasına gerek yoktu. Belki dönüşte... Bu düşünceyle gülümsedi. O kendi düşüncelerinde kaybolmuşken Şahgaga birden dalışa geçmişti. Bir anda afallayan Nyl, 'Yavaş be!' diye haykırıvermişti. Hayvan kocaman kafasını ona şöyle bir çevirdi ve avazı çıktığı kadar bağırdı. Yüzünü buruşturan genç cadı, 'Tamam, bir şey demedim.' dedi hipogrifin onu anlayıp anlamadığından emin olamadan. Kendini biraz arkaya yatırdı ve renklerin ve şekillerin gözlerinin önünde flu bir şekilde akıp gitmesine konsantre olmamaya çalıştı. Ne olduğunu anlayamadan hipogrifin toynakları sert yüzeye temas etmişti. Derin bir nefes alan Nyl, Şahgaga tamamen durmayı başardığında hayvanın sırtından usulca aşağıya kaydı. Ünlü Nottingham kilisesinin demir kapıları, indikleri parkın elli metre kadar doğusunda, gizemli bir havayla merhaba diyordu ona. Gözlerini deviren Nyl, hayvana teşekkür etmek istercesine gagasını okşadı Şahgaga'nın dalgınca, ama bakışları kapıdan bir dakikalığına olsun ayrılmamıştı. Evet... Muggle'ların aptal inançlarını gösterişli bir biçimde gözler önüne serdikleri bu mekan, buluşma yeri olarak harika bir ironi oluşturuyordu şüphesiz. Kişiliğinin sessizliğini yansıttığı adımlarını büyük binaya yönelttiğinde arkasında hipogrifin tekrar yükselişinin sesini duymuştu. Omuz silkti ve umarsızca devam etti amacına ulaşabilmek için.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Kayıt tarihi : 22/06/10 Mesaj Sayısı : 123 Mücadele Tarafı : Hogwarts.
| Konu: Geri: Sapphire Nylenia Demexas Ptsi 25 Ekim 2010, 23:34 | |
| | |
|